top of page

Yabancı okullar kendi ülkesindeki ders ve kitapları aynen okuturdu, Osmanlı Maarif Nezareti bunlara karışamıyordu. Hatta okutulan bu kitaplarda Türkler aleyhinde yazılar varsa bunlar aynen okutulurdu, Türkçe ise ihtiyari bir dil olarak kullanılırdı. Bu okulların genelde müdürleri papazdı ve bu okullara giden Müslüman öğrenciler de Hıristiyanlar gibi kiliseye götürülerek ibadete zorlanırdı. Osmanlı bunun karşısında aldığı tek tedbir ise Müslüman öğrencilerin yabancı okullara gitmelerini engel olmaya çalışmaktan öteye gidememiştir. [41]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[42]

Amerikalı, Fransız ve İngiliz misyonerler Osmanlı topraklarını sömürge haline getirecek olan fikrî yapıyı gene ülke topraklarında kurduktan okullarla oluşturmuşlardır. Misyoner okulları batılı emperyalist ülkelerin kendi emellerini gerçekleştirmek için Osmanlı Devleti’ne karşı kullandıkları en güçlü silâh olmuştur. Köylere kadar yayılan bu okullar sayesinde birbiriyle yüzyıllar boyunca birlikte yaşayan halklar, birbirine düşman edilmiş ve bağımsızlık mücadelelerine destek olunmuştur. Buna tipik bir örnek ise Arap hareketinin liderlerinden olan Refik Rızzık Selum’un Osmanlı Divan-ı Harbi huzurunda anlattıklarıdır: [43]

 

“Ben Fransız mekteplerinde okudum. Bugün Suriye, Irak ve Lübnan’da eşraf ve ağaların evlâtları Cizvit mekteplerinde okur. Öteki Arap diyarlarında ise İngilizce hâkimdir. Onlar ya İngiliz mekteplerinde, ya Amerikan kolejlerinde okurlar. Hepsinin gayesi, Türkler hakkında benim sahip olduğum bilgileri telkin etmektir: Hepsi için müşterek düşman Türklerdir. Bu itibarla Arapları malum, hatta gayri malum gayelere sevk etmek emelinde olanların ele alacakları yegane mevzuu Türk düşmanlığıdır. Zannediyorum ki, bizim hatamızı bizden sonrakilerde ister istemez düşeceklerdir.” [44]

 

Burada atlanmaması gereken bir konu da gayrimüslim tebaanın çıkardığı isyanlarda misyoner okullarının rolüdür. Öyle ki sömürgeci devletlerin açmış oldukları misyoner okulları, Ermeni isyanlarının hazırlanması, eylemcilerin yetiştirilmesi ve korunması görevini üslenmiştir. Böylece misyoner okulları Ermenileri tebaası olduğu ve yüzyıllardan beri birlikte yaşadığı Osmanlı Devleti’nden uzaklaştırmış, batılı devletlere bilhassa Amerika Birleşik Devletleri’ne yakınlaştırmıştır.[45]

 

En önemli Protestan Kolejleri İstanbul ve Beyrut gibi merkezlerde açılmıştı. Bunlardan 1863 yılında Cyrus Hamlin isimli bir misyoner tarafından İstanbul’da açılan Robert Kolej’in Bulgaristan’ın bağımsızlığını sağlayacak kadroların yetişmesinde önemli rol oynadığı bilinmektedir. Nitekim kurucuları, yöneticileri ve çoğu öğretim elemanı misyonerlerden meydana gelen bu Kolej’in 1863–1903 tarihleri arasındaki mezunlarının çoğunu Bulgar öğrenciler oluşturuyordu. Yine, Kolej’in ilk Bulgar mezunlarından beşinin Bulgaristan’da başbakanlık görevinde bulunduğu ve Birinci Dünya Savaşı önce Bulgar kabinelerinden her birinde en az bir Robert Kolej mezununun yer aldığı görülüyordu.[46]

 

Amerikan misyonerlerinin İstanbul’da kurduğu Robert Kolej’in Bulgarlar için üstlendiği görevi, Beyrut’ta açılan Protestan Koleji de oradaki Arapları bilinçlendirip, Osmanlı’ya karşı kışkırtma olarak yerine getirdiği ifade edilebilir.[47]

 

Bu iki Kolej’den başka Anadolu’da açılan pek çok Amerikan misyoner kolejleri, aynı şekilde daha çok Ermenilere yönelik olarak faaliyet göstermişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır: Anadolu’da ilk Amerikan misyoner merkezi 1852’de Harput’ta kurulmuştur. Aynı yerde 1878’de açılan Osmanlıların “Fırat Koleji” dedikleri “Ermenistan Koleji” (Armenian College) Protestan papazı yetiştirmek ve Ermenileri dilleri, tarihleri, edebiyatları, milliyetleri hakkında bilgilendirmek için faaliyete geçti. Aynı dönemde Merzifon’da “Anadolu Koleji” (Anatolia College),  İzmir’de Milletlerarası Kolej (International College) ile kızlar için açılan Amerikan Koleji, Antep ve Maraş’ta kızlar ve erkekler için açılan “Merkezi Türkiye Kolej”leri, Tarsus’taki St. Paul Enstitüsü gibi kolejler başlangıçta Hristiyan azınlıkların çocuklarını eğitmişler, onlara milli duygular kazandırarak bilinçlendirmişler ve sonuçta Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmalarını sağlamışlardı. İçeride azınlıkları bu şekilde yetiştirerek kışkırtan misyonerler dışarıda da Avrupa ve Amerikan kamuoyunu Türkiye aleyhine çevirmek için kendi tahrikleriyle çıkan ayaklanmaların bastırılmasını “Türkler Hristiyan ahaliyi kesiyor!” propagandalarıyla etkilemeye çalışarak batı dünyasını Osmanlı Devleti aleyhine tavır almak üzere harekete geçiriyorlardı. İyi yetiştirilmiş Ermeniler ABD’ye götürülüyorlar ve çoğu Amerikan vatandaşlığına geçtikten sonra Osmanlı topraklarına geri dönüyorlar ve özgürlük propagandası yaparak lehlerinde reformlar yapılmasını istiyorlardı.[48]

 

19. yy sonlarında Protestan Ermeni sayısı 60 bine ulaşmıştı. Ermeni cemaati böylece Protestan, Gregoryen ve Katolik olmak üzere üçe bölünmüştü. Önceleri yalnızca din eğitimi üzerinde duran misyonerler daha fazla öğrenci çekebilmek amacıyla giderek laik eğitime ağırlık vermeye başlamışlardır. Bu okullardan mezun olan üstün başarılı çocuklar ve varlıklı Ermeni ailelerinin çocukları Amerika’ya gönderiliyordu. Buradan dönüşte bu kişiler bu misyoner okullarında öğretmenlik yapıyorlardı. Böylece misyoner okulları batının kültürel bir aleti oluyor ve geleceğin isyancılarını yetiştiriyordu.[49]

 

Misyoner okullarının, gayrimüslim tebaanın yoğun olduğu şehirlerde açılması, Müslümanlar üzerinde başarılı olamadıklarını da gösterir. Gayrimüslim nüfusun yüzde yirminin altında olduğu yerlere misyonerlerin pek ilgi göstermedikleri görülür. 1911–1913 yıllarında misyoner okullarının çok etkili olduğu Van’da nüfusun yüzde otuz dokuzu, İzmit’te yüzde otuzu, Bursa’da yüzde yirmi dördü gayrimüslimdi.[50]

 

İkinci meşrutiyetten sonra Müslüman kesimlerden de misyoner okullarına bir ilgi başladı. Cumhuriyetin ilanından sonra belirgin bir artış gözlendi. Bunun önemli sonuçlarından birisi de mütareke yıllarından küçümsenmeyecek oranda Amerikan mandası taraftarlarının oluşmasıdır.[51]

 

Avrupa devletlerinin büyük çabalan sonucu başlayan reform hareketleriyle Osmanlı, Fransız eğitim sistemini İmparatorluk eğitimine tatbik etmeye başlamıştır. Reformların ilk mahsulü, Galatasaray Lisesi (Sultanisi) dir. Bu durum aynı zamanda Fransız Maarif Bakanının da hayalidir. Fransız Bakan Victor Dury'un, Galatasaray Lisesinin açılışından önce yaptığı bir açıklama bazı önemli niyetlerinin altını çizmektedir.[52]

 

 

 

 

 

Dipnotlar

[1] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[2] Osmanlı İmparatorluğu’nda Yabancı Okullar, Ocak Yayınları

[3] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[4] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[5]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[6]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[7]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[8] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[9] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[10] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[11] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[12] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[13] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[14] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[15] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[16]http://tr.wikipedia.org/wiki/Robert_Lisesi

[17] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[18] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[19] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[20] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[21] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[22] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[23] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[24] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[25] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[26]http://www.sb.k12.tr/ozel-saint-benoit-fransiz-lisesi/lisemiz/dort-yuzyillik-bir-tarih/Tarihce

[27] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[28]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[29] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[30] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[31] Yabancı Ülkeler Tarafından Osmanlı Coğrafyasında Açılan Okullar,  Ebru Esenkal

[32] Yabancı Ülkeler Tarafından Osmanlı Coğrafyasında Açılan Okullar,  Ebru Esenkal

[33] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[34]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[35] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[36] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[37] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[38] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

[39]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[40]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[41]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[42]http://www.haberler.com/osmanli-nin-gizli-misyoner-raporu-5425141-haberi/

[43]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[44]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[45]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[46]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[47]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[48]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[49]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[50]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[51]http://atam.gov.tr/cumhuriyet-doneminde-yabanci-okullar-1923-1938/

[52] Kültürümüzü Etkileyen Okullar, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları

İtalyan  Okulları

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yabancı Okulların Etkisi ve Amaçları Hakkında Ortaya Atılan İddialar

Yabancı okullarda okuyan sadece gayrimüslim çocuklar değildi, bu okulların vermiş olduğu kaliteli yabancı dil eğitimi, Osmanlı elit tabakasının da çocuklarının bu okullara gönderme nedenidir. Özellikle zengin ve elit tabaka çocuklarını iyi bir dil öğrenmesi, medeni olması, Avrupa seviyesinde eğitim görmesi ve toplumda "Aydın Bir İnsan" olarak yerini alması, için, azınlık ve yabancı okulları tercih etmiştir. Bu yüzden olacak ki, Münif Paşa 8 çocuğunu, Kadıköy'deki Saint Jozef Kolejinde okutabilmek için, epeyce gayret sarf etmiştir.[33]

 

Yabancı okullara giden öğrenciler, yüksek bir hayat seviyesine kavuşmak, Avrupa görmek, medenî olmak, toplumda önemli bir statü kazanmak gibi değişik teşviklerle yetiştirilmişlerdir. Hatta bu Öğrenciler zamanla kendi toplumlarının değer yargılarından uzaklaşmaya başlamışlardır. Tüm bu faaliyetlerin bilinmesine rağmen yabancı okullara hala ilgi duyulmasında etken, zengin veya elit tabakanın çocuklarının, ilerde iş bulmalarında önemli bir ayırt edici unsur olan, yabancı dil bilmelerini ve Avrupa seviyesinde medenî bir eğitim görmelerini istemeleridir.[34]

 

Azınlık ve yabancıların eğitim-öğretimleri yoluyla çevrelerinde ekonomik üstünlüğü nasıl ele geçirdiklerini, Türk okullarının ise, üretici insan yetiştirememesi ve cılız kalması yönünden bu okullara ilginin arttığını, Mutlakiyet dönemi başlarında İzmir Rüştiyesi'nde okuyan Halit Ziya Uşaklıgil'in ifadelerinde açıkça görülmektedir:[35]

 

"O dönemde İzmir'de Ermenilerin ve Rumların lise derecesinde, Türk okullarından daha gösterişli mektepleri vardı. Ayrıca aynı mükemmellikte kız liseleri de vardı. Musevilerin de çok dikkate değer okulları mevcuttu. Musevilerin Allianca Israelite mektebi garip bir rastlantı ile tam rüştiye mektebinin karşısındaydı. Böyle birisi ihtişamlı, öteki köhne, yarı bırakılmış utangaç görünüşüyle karşı karşıya durur, birinde yüzlerce iyi giyinmiş Musevi çocuğu alay alay çıkarken, bizimkinde mevcudu yüze varan Türk çocukları seyrek kafilelerle dağılırlardı. Bu zıtlık pek acı bir dille mevcut hali anlatırdı.”

“Musevi mektebinin mükemmel laboratuvarlar, rasathaneleri, araç-gereçleri, yurtdışında eğitimini tamamlamış öğretmeleri mevcuttu. Mesleklerine aşık, zekâlarının ve milletine yararlı olma sevdasının kıvılcımlarıyla gözleri ışıldayan gençlerdi.”[36]

 

"Bu çeşit milletlerin mekteplerinde her yıl liseyi bitirip İzmir’in çalışma yerlerine atanan yüzlerce genç vardı. Bir yandan bankalarda, ticaret evlerinde, ailelerinin evlerin de, ailelerinin işlerinde hayat savaşı için ellerinde olan silahları denerken, bir yandan da deneme dersini geçirenler bu şehrin gürültülü ticaret âlemini, içinde başka bir taraftan giriş imkanı bırakılmayan çelik bir ağ ile örerlerdi. Yalnız İzmir yetişmez, kasaba ve Aydın demiryolları bunlara bilgilerinin, tecrübelerinin ortaya konabileceği geniş ve rakipsiz kapılarını açardı.[37]

 

"Bu gençler iş yapmak, para kazanmak, her an daha ileri gitmek için bir okuma sermayesi ile kuvvet almışlardı. Her şeyden önce, pratik hayat için ne lazımsa, onu öğrenmişlerdi. Bir kaç dili söylerler ve yazarlardı. İktisat ve coğrafya bilgilerine katılan hesap kuvvetiyle iş âlemine katılmak, onlar için pek kolay bir şeydi. Yalnız bir şey bilmezlerdi; Türkçe. Biraz bilseler bile, bilmiyorlar görünmek bir süs gibiydi. Ne lüzumu vardı? Mademki iş arasında, karşılarında Türk bulmayacaklardı. Türkler, palamut, incir, üzüm işlenen yerlerde, bunların idaresi altında ve bunlara para kazandırmak için çalışacaklardı."[38]

 

Yabancı okulların amaçları konusunda İstanbul Alman Lisesi Müdürü Dr. Richard Pröyzer’in tespiti:[39]

O zaman bu ecnebi mekteplerinde Türkçe tedrisatı çok elim bir vaziyette idi. Bu dersler birçok ecnebi mekteplerinde ihtiyari idi. Kıraat kitapları arasında garbî Avrupa kitaplarının noktası noktasına Türkçeye çevrilmiş numuneleri vardı. Bu şeraitte bir çocuğun kalbinde vatan hissi, vatan muhabbeti, yurt sevgisi ve millî vecid nasıl uyandırılabilirdi? Açık söyleyeyim ki birçok ecnebi mektepler misafirperverliğine mazhar oldukları memlekete hizmet etmeğe hiç ehemmiyet vermiyorlardı. Memleketin lisanı bile ihmal ediliyor, çocuğun gözü mektebin mensup olduğu memlekete çevrilerek oranın körü körüne perestişkarı olmasına çalışılıyordu. Türkiye’nin o felaketli zamanlarında beni pek hayrete bırakan bir cihet de bazı ecnebi mekteplerinin hedeflerine vasıl olmak için pedagojik esasların en iptidai icabatını bile ihmal etmeleri idi… Bunun neticesi olarak da çocuklar ecnebi bir memleketin coğrafyasını öğrendikleri halde kendi vatanlarına dair hiçbir şey bilmiyorlardı. Buna inzimam eden ikinci bir fenalık da bu mekteplerde Türk çocuklarına yapılan dinî tesirat ve telkinattı. Bu tesirat ehemmiyeti küçültülemeyecek derecede muzır ve tehlikeli idi. Bu mekteplerin bazılarında Türk çocukları Hıristiyan ibadet ve dualarına, din merasimine iştirak ettiriliyordu. Hatta bazen kabahatlerini affettirmek maksadiyle salibi bile öptürüyorlardı. Fakat garibi şu ki çocuk ebeveynleri bu halleri vakıf oldukları halde hiçbir itirazda bulunmuyorlardı” [40]

Maraş Amerikan Okulu: 1920 yılında Maraş’ın işgalinde düşmanla işbirliği içinde olduğu için kapatılır.[15]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[16]

Robert Koleji: Robert Koleji’nin Amerika’nın destek ve yardımlarıyla faaliyete geçmesi Fransa ve Rusya’yı rahatsız etmiş, dış siyaset gereği kolejin kurulmasına karşı çıkmışlardır. Özellikle Fransa, Koleji Amerikan nüfuzunun merkezi olarak görmüş, Amerika’nın kurduğu okullarla güç dengesinin aleyhine değişeceğini ve kendisinin ikinci plana itileceği endişesine kapılarak büyük bir muhalefet göstermiştir.[17]

 

Robert Koleji’nin müdürü Washburn şu tespiti yapar: “Bu kolej, Türk halkına Hristiyan ruhunu, hayat tarzını ve dünya görüşünü aşılamak için kurulmuştur.”[18]

 

Robert Koleji, Bulgaristan için özel bir anlam taşımaktadır. Çünkü Bulgar ayaklanmasının planları kolejde yapılmıştır. Kolejin Bulgar milletini var eden, ona hayat veren bir kurum olduğu sayısız araştırmacı tarafından ifade edilmiştir. [19]

 

Pears, “tarihte Robert Koleji’nin, Bulgaristan’ın hayatını etkilediği kadar, başka hiçbir okul tanımıyorum ki,  bir başka milletin hayatını bu derece etkilemiş olsun” der. [20]

 

Gold ise, “Robert Koleji olmasaydı, Bulgaristan olmazdı” der. [21]

 

Beyrut Amerikan Protestan Koleji: Arap milliyetçiliği fikrini geliştiren ve Arap milliyetçilik hareketinin liderliğini yapan kimseleri yetiştirmiştir. Arap dünyasını Osmanlı’dan koparmak ve Hristiyanlığı yaymak en büyük hedefi olmuştur. Bu yüzden okulun dili Arapça’dır.[22]

 

Amerikan Kız Koleji: Mezun olanlar içinde Bulgarların oranı yüksek olmuştur. Onları Ermeni, Rum, İngiliz, Amerikan, Alman ve Yahudiler izlemiştir. Türklerin sayısı ise 1906’dan sonra artmıştır. Halide Edip Adıvar, bu okulun ilk Türk öğrencilerinden birisidir.[23]

 

Fransız Okulları

Protestan misyoner faaliyetlerinin Amerikalıların desteğiyle çalışmaya başlaması üzerine Katolikler de Protestanlarla yarışmak durumunda kalmışlardır. Katolik misyoner faaliyetlerinin arkasındaki siyasal destek ve faaliyetlerinin maddi kaynağı büyük ölçüde Fransa’dan gelmiştir. [24]

 

Fransız Okulları

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Saint-Benoit Fransız Okulu: En eski Fransız eğitim kurumudur. Okulu kuranlar Cizvit rahipleridir. 1783’te okul üç bölüme ayrılarak yeniden düzenlenmiştir. Bunlar, Hazırlık Bölümü, Lise Bölümü, Ticaret ve Bankacılık bölümleridir. 1831 yılından itibaren okula, II. Mahmud bir fermanla, Rum ve Ermeni çocukları yanında Türk çocuklarının da kabulüne izin vermiştir. Özellikle ticaret ve bankacılık bölümüne giren Türk, Ermeni ve Yahudi öğrenciler, Osmanlı ticaret ve maliyesinde faal görevler almışlardır.[25]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[26]

Saint-Joseph Fransız Koleji: 1864’te açılan kolejin önemli bir yeri vardır. Bu önem 1902 yılında bünyesinde açılan Ticaret Enstitüsünden ileri gelmektedir. Bu okul öylesine meşhur olmuştur ki, 1910 yılında Osmanlı Ticaret Nazırlığı, Enstitünün program ve idari yapısını aynen benimseyerek İstanbul’da “Yüksek Ticaret Okulu” kurdurmuştur. Saint-Joseph’in kolej kısmına ilk giren Türk öğrenciler müşir Fuat Paşa’nın oğullarıdır. Müslüman öğrenci oranı 1900’de %15’e, 19011’de %56’ya yükselmiştir. [27]

 

20 Nisan 1914’te Saint Joseph’te yapılan bir araştırma bu okullara giden çocukların sosyal yapısını göstermektedir. Saint Joseph Koleji öğrencilerinin sosyal Yapısı:[28]

  • Prensler 8

  • Sivil Memurlar 80

  • Mareşal ve general 22

  • Bankacı ve Komisyoncu 80

  • Yüksek Şahsiyetler 90

  • Tıp Doktorları 90

  • Banka Müdürleri 30

  • Avukatlar 20

  • Mühendisler 20

  • Gelir sahipleri 300

 

Galatasaray Lisesi (Galatasaray Sultanisi):  Osmanlı yönetimi ile Fransız yetkililer ortaklaşa kurmuşlardır. Okul, Fransız eğitim ve öğretim sistemine göre teşkilatlanarak Fransız eğitimcilerin nezaretinde faaliyete geçmiştir. Fransız büyükelçisi ile Hariciye Nazırı Fuat Paşa arasında yapılan görüşmede, büyük bir lisenin açılması kararlaştırılır. Bu lise, Hristiyanların devam edeceği bir lise olmaktan ziyade, Müslümanların da okuyabileceği bir Hristiyan lisesi olacaktır. Daha da önemlisi, bu lise, Osmanlı eğitim sisteminin, Fransız maarif sistemine göre yeniden yapılanması fikrinin ilk uygulama yeri olacaktır. İlk açıldığı yıllarda 147 Müslüman, 241 Hristiyan ve Musevi öğrenci vardır. Okula tamamen Fransız hayatı hakimdir.[29]

 

Galatasaray Lisesi, yenileşme ve Batılılaşma sürecinde devletin politikalarını belirleyen ve uygulayan insanlar yetiştirmiştir. Bu misyonu en iyi şekilde ortaya koyduğu içindir ki, “Batı’ya açılan pencere” unvanını kazanmıştır.[30]

Azınlık Okulları, Osmanlı toplumunda yaşayan azınlıkların kendi cemaatlerine bağlı olarak açtıkları okullardır.[1] Yabancı okullar ise yabancı devletlerin açtıkları okullardır.[2]

Osmanlı Devleti, çeşitli nedenlerle Osmanlı topraklarına gelen yabancılara, geçici bir süre hayatlarını devam ettirebilmelerini temin etmek için bazı hak ve imtiyazlar tanımıştır. Yabancı devlet mensupları, kendi gelenek ve görenekleri yönünde hayatlarını devam ettirme izinlerini, daha sonra okul açmaya kadar götürmüşlerdir.[3]

 

 

 

 

 

 

Osmanlı Yönetimi’nin Yabancı Okulları Kontrol Altına Alma Çabası

23 Aralık 1876’da çıkartılan Kanun-i Esasî’nin 15. ve 16. maddeleriyle yabancı okullar denetim altına alınmak istenmiş ve bu amaçla 1886’da Maarif Nezareti bünyesinde “Mekatib-i Ecnebiye ve Gayri Müslime” Müfettişliği kurulmuştur. 1886’da çıkartılan İrade-i Seniyye ile yabancı okulların açılması tamamen padişah iznine bağlanmıştır.[5]

 

1909 yılında yabancı okulları sıkı kontrol altına almak için çıkartılmak istenen Maarif-i Umumiye Kanunu daha çıkmadan yabancı elçiliklerin baskısıyla ertelenmiştir. Hatta Osmanlı’nın bu son döneminde yabancı okul yöneticileri, okullarına denetlemek için gelen Osmanlı müfettişlerini kapıdan geri çevirmeye başlamışlardır.[6]

 

22 Eylül 1915’te çıkartılan ve 45 maddeden oluşan Maarif Nizamnamesi, Cumhuriyet Döneminde de yabancı okulların denetim ve düzenlenmesinde kullanılacak kadar kapsamlıdır. Ancak I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında başta Amerikan kolejleri olmak üzere diğer yabancı okullar bu nizamnameye rağmen misyoner faaliyetlerine devam etmişlerdir. [7]

 

Amerikan Okulları

Yabancı okullar içinde en yaygın olanı Amerikan okullarıdır. Çoğu, okuma yazma ve dört işlem öğretilen okullardır. Bunların kurulmasında Amerikan misyonerlerinin katkısı büyük olmuştur. Ama ortaöğretim kurumları ve kolejlerin durumu farklıdır. Bunların yöneticileri sıradan misyonerler değil, Amerika’dan gönderilmiş vasıflı kişilerdir. Ders kitapları İngilizcedir.[8]

 

Amerikan Ortaöğretim Kurumları ve Kolejleri

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Harput (Elazığ) Amerikan Koleji: Kolejin başlıca amacı, Hristiyan liderler yetiştirerek değişik ırklardan oluşan kitlelere Hristiyan medeniyetini ulaştırmaktır. (Stone) Kolejin öğretim dili Ermenicedir. Buna rağmen İngilizce de öğretilmektedir.[9]

 

Merzifon Amerikan Koleji: Kolejde eğitimin temel amacı Ermeni ve Hristiyan felsefesine göre yetiştirmek ve onların varlıklarını Anadolu’da etkili bir dereceye ulaştırmaktır. 1913’te Kolejin 425 öğrencisinden 200’ü Yunan, 160’ı Ermeni, 40’ı Rus ve 25’, Türk’tür.[10]

 

Milletle Arası İzmir Koleji: Kurtuluş savaşı sırasında Yunanlılarla açık işbirliği içinde olduğu ve Yunan ajanlarına karargâhlık yaptığı için gözden düşmüştür.[11]

 

Tarsus Amerikan Koleji: Kurtuluş savaşında yıkıcı faaliyetlerinden dolayı 1923’te kapatılır. 1924’te yeniden açılır.[12]

 

Amerikan misyonerleri, özellikle Ermeni okullarını kullanarak, Kurtuluş savaşında Osmanlı Devleti aleyhine faaliyet başlatmışlardır. Bunun en çarpıcı örneği Tarsus’taki Amerikan Koleji’dir. Okul, kurtuluş savaşında büyük bir cephanelik haline getirilmiştir. 1914’lerde öğrenciler tamamen silahlandırılmıştır.[13]

 

Antep Amerikan Koleji: 1919 yılında Antep’in işgali sırasında Fransızlar tarafından bir karargâh haline getirilen okul, halkın infiali sonucu yıkılır ve faaliyetlerine son verilir.[14]

Osmanlının Son Döneminde Yabancı Okullar Problemi 

Osmanlılar

bottom of page