top of page

Abbas'ın Altınları     

Hz.Peygamberin amcası Abbas, esirler arasında Medine’ye gelince, Hz.Peygamber:

- Ey Abbas! Kendin, kardeşinin oğlu Akil, Nevfel ve müttefikin Utbe için kurtulma bedeli öde! Sen servet sahibi bir kişisin.
- Ya Resulallah! Ben zaten Müslüman’dım. Kureyşliler beni zorlayarak Bedir’e getirdiler.
- Senin Müslümanlığını Allah bilir. Dediğin doğru ise Allah sana elbette onun karşılığını verir. Fakat senin işin, görünüş itibariyle aleyhimizeydi. Sen kurtulma bedelini ödemeye bak. 
- Ya Resulallah! Bari savaş sırasında yanımda bulunan, el koyduğunuz altınları kurtulma bedelime say!
- Hayır! O Allah’ın bize senden nasip ettiği bir şeydir.
- Ya Resulallah! Benim ondan başka malım yok! Sen beni Mekke’de halktan dilenecek halde bırakacaksın!
- Ey Abbas! Ya o altınlar nerede kaldı?
- Hangi altınlar?
- Hani Mekke’den çıkacağın gün, hanımın Ümm-ül Fadl’a teslim ettiğin altınlar! Ona, “Bu seferde başıma ne geleceğini bilmiyorum. Şayet bir felakete uğrayıp da dönemezsem şu kadarı senin içindir, şu kadarı Fadl içindir, şu kadarı Abdullah içindir, şu kadarı Ubeydullah içindir, şu kadarı da Kuseym içindir!” dediğin altınlar!
- Bunu sana kim haber verdi? Vallahi bunu benden ve Ümmül Fadl’dan başka hiç kimse bilmiyordu.
- Allah haber verdi!
- Şehadet ederim ki, Sen Allah’ın peygamberisin ve doğrusun!

 

 

bottom of page