top of page

Zeyd
Hz.Muhammed’in (as), peygamber olmadan önceki güzel ahlakının en güzel delillerden birisi de Zeyd bin Harise ile ilgili yaşananlardır.

 

Zeyd 8 yaşlarındayken, bulundukları yer başka bir kabilenin atlılarının baskınına uğradı ve esir düştü. Baskını yapanlar Zeyd’i Ukaz panayırına götürdüler ve satışa çıkardılar. Hatice’nin yeğeni onu görüp satın alarak halasına hediye etti. O sırada Hatice, Hz.Muhammed (as) ile evli bulunuyordu. Hatice Zeyd’i eşine bağışladı. Muhammed (as) de onu azad ederek özgürlüğüne kavuşturdu. Zeyd artık onların evinde, özgür bir insan olarak yaşamaya başlamıştı.

 

Zeydin babası Harise, oğlunun baskıncılar tarafından kaçırılışına çok üzülmüş ve her yerde onu aramaya başlamıştı. Kabilelerinden bir adam Zeyd’i Mekke’de görünce tanıdı ve haberi babasına yetiştirdi. Babası ve amcası, yanlarına oğullarını kurtarmak için gerekli olan parayı da alarak yola çıktılar.

 

Mekke’ye geldiklerinde doğruca Hz.Muhammed (sav)’i buldular ve konuşmaya başladılar :

- Ey Abdullah’ın oğlu! Ey Haşim’in oğlu! Ey Kureyş kavminin ulu kişisinin oğlu! Sizler Harem halkısınız. Allah’ın evinin yanında esirlerin bağlarını çözer, karınlarını doyurursunuz. Konuklara, açlara yemek yedirirsiniz. Yanında bulunan oğlum için sana geldim. Sen bize lütfet. Oğlumuzun kurtuluş ücreti için insaflı bulun. Sana onun kurtuluş ücretini ödeyelim.

- O kimdir?
- Zeyd. 
- Bundan başka bir çözüm yolu olamaz mı?
- Nedir o çözüm yolu?
- Onu çağırırız, seçimde serbest bırakırız. Eğer, sizi tercih ederse kurtulması için ücret ödemenize gerek yok. Fakat, beni tercih ederse, vallahi beni tercih edeni, ben kimseye tercih etmem.
- Sen bize karşı insaflı davrandın, büyük bir lütufta bulundun.

 

Zeyd’i çağırdılar:

- Bunları tanır mısın? 
- Evet, babam ve amcam.
- Sen benim kim olduğumu öğrendin. Seni nasıl koruduğumu, üzerine titrediğimi de gördün. Seni iki taraftan birini tercih etmende serbest bıraktım. İstersen yanımda kal, istersen babanla birlikte git.
- Ben, sana kimseyi tercih etmem. Senin yanında kalacağım.
Zeyd’in babası ve amcası hem çok şaşırdılar, hem de kızdılar:

- Ey Zeyd! Yazıklar olsun sana! Demek sen köleliği, babana, amcana ve ailene tercih ediyorsun!
- Ben, Onda öyle şeyler gördüm ki, Ona hiç kimseyi tercih etmem ve Ondan ayrılmam!

 

Bunun üzerine Muhammed (sav), Zeyd’i Kabe’nin yanına götürdü. Hazır bulunan kişilere, Zeyd’in oğlu olduğunu ve kendisine varis olacağını ilan etti. Zeyd’in babası ve amcası da bunu görünce biraz rahatladılar ve yurtlarına geri döndüler.

 

Ali
O yıl Mekke’de şiddetli bir kuraklık ve kıtlık hüküm sürüyordu. Ebu Talib, ailesi kalabalık fakat malı mülkü az bir kimseydi. Muhammed (sav), en zengin amcası Abbas’ın yanına giderek,

- Ey amca! Biliyorsun ki, kardeşin Ebu Talib’in ailesi çok kalabalıktır. Kıtlık ve açlık felaketine uğradılar. Yanına gidip de konuşalım. Oğullarının birini ben yanıma alayım, birini de sen yanına al. Yükünü biraz olsun hafifletelim.

 

diye teklifte bulundu. Abbas da bu teklife olumlu cevap verdi. Muhammed (sav), Ali’yi; Abbas da Caferi yanına aldı. Ali, Ebu Talib’in oğullarının en küçüğüydü. Peygamberlik gelinceye kadar Muhammed’in (sav) yanında kalmaya devam etti. 

 

Zeyd ve Ali    

İki Küçük Yardımcı...

Küçük Zeyd, niçin babasına dönmedi?

Hz.Ali olmak için...?

bottom of page