Hz.Peygamber'in Karşılaştığı Davranışlar
Hz.Peygamber, amcası Ebu Talib’in ölümünden sonra, Kureyş müşriklerinin, Ebu Talib’ten dolayı yapmaya çekindikleri davranışlarla karşı karşıya kalıyordu. İşte onlardan birkaç tanesi:
Hz.Peygamber, başı toz toprağa bulanmış halde evine geldi. Müşrikler başına toprak saçmışlardı. Kızı, tozu, toprağı temizlerken ağlamaya başladı. Bunun üzerine, şöyle buyurdu:
- Kızım, ağlama! Muhakkak ki, Allah, babanı koruyacak ve savunacaktır. Kureyş müşrikleri, Ebu Talib ölmeden önce, hoşlanmadığım bir şeyi yapmaya pek muvaffak olamamışlardı.
Hz.Peygamber, bir yanında Hz.Ebubekir, diğer yanında Hz.Osman olduğu halde Kabe’yi tavaf ediyordu. Müşriklerin ileri gelenlerinden bazıları da Kabe’nin yakınında oturmuşlardı. Yanlarından geçerlerken müşrikler, Hz.Peygamber’in hoşlanmayacağı şeyler söylediler. Bir dahaki geçişlerinde, Ebu Cehil,
- Vallahi, deniz, bir kıl parçasını ıslatacak suya sahip oldukça ve Sen atalarımızın taptığı tanrılara tapmayı engelledikçe, seninle barışmayacağız.
dedi. Hz.Peygamber,
- Ben de öyle!
diye cevapladı. Dördüncü tavafta, Ebu Cehil, yerinden sıçrayarak Hz.Peygamberin yakasını tuttu. Diğerleri de harekete geçtiler. Kısa bir itiş-kakıştan sonra müşrikler dağıldılar. Hz.Peygamber;
- Vallahi, Allah’ın acil azabını hak edinceye kadar, siz bu işten vazgeçmeyeceksiniz! Sizler, Peygamberiniz için ne kötü bir kavimsiniz!
buyurdu ve evine döndü. Hz.Ebubekir ve Hz.Osman da kendisini evine kadar takip ettiler. Hz.Peygamber, kapısının önünde durarak onlara yönelip:
- Sevininiz! Hiç şüphesiz, yüce Allah, dinini açıklayacak ve üstün kılacak. Peygamberine de yardım edecek. Şu gördüğünüz kimselerin de sizin ellerinizle, tez zamanda canlarını alacak!
Hz.Osman şöyle diyor:
- Vallahi ben, yüce Allah’ın, bizim ellerimizle, onların canlarını aldığını gördüm.
Ukbe, Peygamber’e düşmanlıkta müşriklerin en ileri gidenlerindendi. Hz.Peygamber ona:
- Ey ebu Eban! Sen, bu davranışlarını azaltmayacak mısın?
- Hayır! Sen üzerinde durduğun şeyi bırakıncaya kadar azaltmayacağım!
Hz.Peygamber Kabe’nin yanında namaz kıldığı sırada, Ukbe yanına geldi. Omuz atkısını toplayarak, boynunu sıkmaya ve boğmaya başladı. Sonunda Peygamber dizlerinin üzerine düştü. Çevredekiler, öldüğünü sanarak bağrışmaya başladılar. Hz. Ebubekir yetişerek Ukbe’yi Peygamberin üzerinden çekti ve bağırdı:
- “Rabbim Allah’tır” diyor diye bir adamı öldürecek misiniz!
Hz.Peygamber, Kabe’nin yanında namaz kılıyordu. Yakında oturan müşriklerden birisi bir teklifte bulundu:
- İçinizden kim, falanca kişinin evinde kesilmiş bulunan devenin midesi ve bağırsaklarını getirip de bu adamın sırtına atabilir?
Ukbe bim Muayt, ayağa kalktı. Tarif edilen yerden pislikleri alıp getirdi. Secdeye eğildiği sırada Hz.Peygamberin sırtına bıraktı. Hz.Peygamber başını secdeden kaldıramıyor, müşriklerse bu duruma kahkahalarla gülüyorlardı. Durumu öğrenen kızı Fatıma koşarak geldi. Babasının sırtındaki pislikleri tek tek kaldırdı. Sonra da müşriklere dönüp ağır hakaretlerde bulundu.
Kureyş’in ileri gelenlerinden bir grup, Kabe’nin yanında toplanmışlardı. Hz.Peygamberi gördüklerinde, hep birlikte üzerine yürüyüp, öldürmeden bırakmayacaklarına dair, Lat, Uzza, Menat üzerine and içtiler.
Kızı Hz.Fatıma olanları görmüştü. Ağlayarak Hz.Peygamberin yanına geldi ve olanları anlattı. Hz.Peygamber, su istedi ve abdest aldı. Sonra da müşriklerin yanına gitti. Hz.Peygamberi gördüklerinde,
- İşte orada, işte orada!
diye bağrışmaya başladılar. Fakat, gözleri önlerine indi, çeneleri göğüsleri üzerine düştü. Oturdukları yerde kala kaldılar. Hz.Peygamber, başlarına dikildi. Yerden bir avuç toprak aldı ve
- Yüzleriniz kara olsun!
diyerek üzerlerine saçtı. Kendisine bu topraktan isabet edenlerden hiçbiri Bedir savaşından geriye dönmediler.