top of page

Sahabilerin Ayrılık Vaktinin Yaklaşmasından Haberdar Olmaları

Eşi Hz.Aişe der ki:

Resulullah, “Allah’ı her türlü noksanlıktan uzak tutar, Ona hamd eder, Ondan bağışlanma dilerim” sözünü çoğaltınca kendisine sordum:

- Ben senin bu sözü çoğalttığını görüyorum. Bundan önce hiç böyle yapmazdın?
- Rabbim, bana ümmetimden bir işaret göreceğimi haber vermişti ki, o işareti görünce kendisini çok tesbih edecek, hamd ve istiğfarda bulunacaktım. İşte o işareti şimdi görüyorum.

buyurdu.

 

Hz.Abbas da şunları söylüyor:

Bir gün, “Vallahi ben, Resulullah’ın ne zamana kadar sağ kalacağını öğreneceğim” dedim ve Ona sordum:

- Ya Resulullah! Görüyorum ki halk Seni rahatsız ediyorlar. Üzerine çıkıp oturacağın bir şey (bir taht), halkın oz toprağından ve düşmanlarından seni koruyacak bir çardak edinsen de orada konuşsan olmaz mı?
- Vallahi, çok sürmez onları çağıracağım. Benin sırtımdan elbisemi alacaklar, beni onların tozları bürüyecek ve sonunda Allah Beni onlardan rahata erdirecek.

buyurdu. Resulullah’ın aramızda pek az kalacağını anladım.

 

Abdullah bin Mesud der ki:

Peygamberimiz ve sevgilimiz, vefatından bir ay önce bize vefatını haber verdi. Babam, anam ve canım Ona feda olsun! Ayrılış günü yaklaştığı zaman, bizi hanımı Aişe’nin evinde topladı. Bize bakınca gözleri doldu.

- Hoş geldiniz! Allah size ömür ve selamet versin. Allah sizi rahmetiyle esirgesin, korusun. Size iyilik ve selamet versin. Sizi rızıklandırsın. Sizi yükseltsin. Sizi koruyup, düzene koysun. Size Allah’tan sakınmanızı tavsiye eder ve sizi Ona ısmarlarım. Ben, sizin için Allah tarafından gönderilmiş, apaçık bir sakındırıcı ve uyarıcıyım. Allah’ın kulları ve yerleri hakkında Allah’a karşı baş kaldırmayın. Çünkü yüce Allah Benim ve sizin için, o İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde büyüklenmeyen ve bozgunculuk etmek istemeyen kimselere veririz. Sonuç, Allah’tan sakınanlarındır. (Kasas 83)
buyurdu.
- Ya Resulullah! Senin ecelin ne zaman?
- Ayrılış; Allah’a, Me’va Cennetine, Sidre’ye, yüce dosta, kandırıcı doluya, nasibe, mutlu yaşantıya dönüş zamanı yaklaştı.
- Ya Resulullah! Seni kim yıkasın?
- Ev halkımdan, yakınlık sırasına göre en yakın olanlar.
- Ya Resulullah! Seni neyin içine sarıp kefenleyelim?
- İsterseniz şu elbisemin içine ya da Mısır kumaşına sarın.
- Ya Resulullah! Senin üzerine cenaze namazını kim kıldırsın?

diye sorduk ve ağladık. Kendisi de ağladı.

- Allah size rahmet etsin! Sizi peygamberinizden dolayı hayırla mükafatlandırsın! Beni yıkayıp kefenledikten sonra, şu sedirimin üzerine ve şu evimin içindeki kabrimin kenarına koyun. Sonra bir süre benim yanımdan çıkın. Çünkü, benim üzerime ilk namazı, sevgilim ve dostum Cebrail, sonra Mikail, sonra İsrafil, sonra da melekler bulunduğu halde ölüm meleği Azrail kılacaktır. Bundan sonra takım takım giriniz. Üzerine cenaze namazı kılıp selam veriniz. Fakat överek, bağırıp çağırarak beni rahatsız emeyin. ...Ashabımdan burada bulunmayanlara benden selam söyleyin! Kıyamet gününe kadar şu kavmimden ve bana tabi olacak olan kimselere de selam söyleyin.
- Ya Resulullah! Seni kabrine kim koyacak?
- Ev halkım ile beraber melekler koyacaklar ki onlar sizi görürler fakat siz onları göremezsiniz.

 

bottom of page