top of page

Son Hitap 

Hz.Ebubekir ve Hz.Abbas Hz.Peygamberin yanına girdiler.

- Medineli kadınlar ve erkekler mescidde ağlıyorlar!
- Niye ağlıyorlar?
- Sen öleceksin diye korkuyorlar!

 

O sırada Fadl, yanlarına girmişti. Hz.Peygamber:

- Ey Fadl! Şu sarığı başıma sar!

 

Sarık başına sarılınca, elinden tutulmasını istedi. Bir elbiseye sarınıp, başında bir sarık olduğu halde minbere oturdu. Halka seslenilmesini istedi. Mescid Müslümanlarla doldu.

- Ey insanlar! Size olan nimetinden dolayı Allah’a hamd ederim ki, Ondan başka tanrı yoktur.

 

Sonra insanların iyice kendisine yaklaşmasını istedi, yaklaştılar.

- Bana haber verildiğine göre, sizler peygamberinizin vefat edeceğinden korkuyormuşsunuz. Benden önce gönderilip de ümmeti içinde temelli kalmış bir peygamber var mı ki ben de aranızda temelli kalayım? İyi bilin ki, ben de Rabbime kavuşacağım! Ona siz de kavuşacaksınız...Muhakkak ki, bütün işler Allah’ın izniyle meydana gelir. Geç olacak şeyler için acele etmeniz bir fayda sağlamaz. Çünkü, yüce Allah, hiç kimsenin acele etmesiyle acele etmez...İyi bilin ki, ben sizden önce gidecek ve sizi bekleyeceğim. Siz de gelip bana kavuşacaksınız. Dikkat edin! Sizinle buluşma yerimiz havuz başıdır. Yarın benimle buluşmak isteyen, elini ve dilini günahlardan çeksin. Şanı yüce olan Allah, bir kulu dünya ziyneti ile kendi katındaki nimetleri seçme arasında serbest bıraktı. O kul da, Allah katında olanı tercih etti.

 

Bunun üzerine Hz.Ebubekir, ağlamaya başladı. Ebu Said el-Hudri diyor ki:

Ben, kendi kendime, “Allah’ın, bir kulunu dünya nimeti ile ahriret nimetlerini seçmek arasında serbest bırakmasında ve onun da ahiret nimetlerini seçmesinde ne var ki, Ebubekir’i ağlatıyor?!” diye düşünmüştüm. Meğer tercihte serbest bırakılan Resulullah’ın kendisiymiş. Ebubekir de bunu biliyormuş.

- Ben de insanım! Aranızdan bazı kimselerin hakları bana geçmiş olabilir. Hangi kişinin tenine dokunmuşsam, işte tenim. Dokunsun da ödeşelim. Kimin sırtına bir kamçı vurmuşsam, işte sırtım! O da benim sırtıma vursun da benden öcünü alsın. Kimin malından bir şey aldımsa işte malım! O da gelsin ve alsın. İyi bilin ki, benim için en değerliniz ve bana en sevgili olanınız, varsa hakkını benden alan veya hakkını helal eden kişidir. Rabbime onun sayesinde helalleşmiş olarak ve gönül rahatlığı ile kavuşacağım...

 

Konuşmasını bitirince minberden indi ve evine girdi.

 

bottom of page