top of page

Hz.Peygamberin Kur’an’ı Dinleyişi   

bn-i Mes’ud anlatıyor:

Rasulullah bir gün benden Kur'an okumamı istedi:

- Bana Kur’an oku!
- Ya Resulullah! Kur’an Sana indirilmişken, ben sana nasıl okuyabilirim ki?
- Ben Kur’an’ı başkalarından dinlemekten hoşlanırım.

Nisa suresini okumaya başladım. “Her ümmetten bir şahit, seni de onların üzerine şahit getirdiğimiz zaman, onların halleri nasıl olur?” (Nisa 4) ayetine gelince,

- Bu kadar yeter!

buyurdu. Yüzüne baktım, gözlerinden yaşlar akıyordu.

 

Üseyd Kur’an’ı en güzel okuyan sahabilerdendi. O gece de atı yanına bağlanmış olduğu halde, Bakara suresini okumaya başlamıştı. At birden bire ürkmeye başladı. Useyd sustu, at da sakinleşti. Useyd tekrar okumaya başladı, at yine ürktü. Üseyd’in susmasıyla birlikte de tekrar sakinleşti. Üçüncü kere de aynı olay tekrarlanınca, artık okumaktan vazgeçti. Oğlu Yahya, ata yakın bir yerde yatıyordu. Atın çocuğa zarar vermesinden endişe ederek çocuğu oradan uzaklaştırdı. Bu sırada başını yukarı kaldırınca, beyaz buluta benzer bir sis içinde, kandiller gibi parlayan şeyler gördü. Sabah olunca durumu Hz.Peygambere anlattı.

Hz.Peygamber:

- Oku ey Hudayr’ın oğlu! Oku!
- Ya Rasulallah! Atın Yahya’yı çiğnemesinden endişelendim. Bunun için okumayı kestim. O sırada başımı yukarıya çevirdim. Gök yüzünde, bulut gibi bir beyazlık içinde bir takım şeylerin kandil gibi parladıklarını gördüm. Beyaz tabaka, içinde parlayan şeylerle birlikte gökyüzüne doğru çekilip gitti ve gözden kayboldu. 
- Bilir misin onlar nedir?
- Hayır bilmiyorum!
- Onlar meleklerdi, senin sesine yaklaşmışlardı. Eğer okumaya devam etseydin, sabaha kadar seni dinlerler, insanlar da onları görürlerdi. Halkın gözünden de gizlenmezlerdi.

 

bottom of page