top of page

Haris'in Gassan Hükümdarı ile KonuÅŸması 

Şuca anlatıyor:

Hükümdar Haris’in yanına gittim. Kendisi, o sırada Kayser Heraklius’un yapacağı ziyareti için hazırlıklarda bulunuyordu. Kapısında iki ya da üç gün kadar oturup bekledim. Kapıcısına,

- Ben Allah’ın peygamberinin Haris’e gönderdiÄŸi elçiyim. 
- Sen onunla buluşamazsın. O, filan gün ve filan saatte çıkar.

 

Kapıcı Mira adında bir Rum’du. Bana Resulullah’ı sordu. Ona Resulullah’ı ve Haris’i nelere davet ettiğini anlatınca kendisini tutamayarak ağlamaya başladı.

- Ben İncil’i okudum. Peygamberin sıfatlarını ve insanları nelere davet edeceğini İncil’de aynen yazılı buldum. Ama Onun Şam’dan çıkacağını sanıyordum. Onun peygamber olduğuna inandım. Ama inandığımı açıklarsam Haris beni öldürür.

 

Bana ikramlarda bulunuyor ve beni en güzel şekilde ağırlıyordu. En sonunda Haris, günü gelince tahtına çıkıp oturdu. Yanına girmeme izin verildi. Resulullah’ın mektubu kendisine sundum. Haris, mektubu okudu ve yere attı:

- Saltanatımı kim benden sökebilecekmiş, göreyim! O Yemen’de de olsa üzerime gelmeden ben Ona gideceğim.

 

dedi. Gece oluncaya kadar oturduğu yerden ayrılmadı. Sonra kalktı ve atların nallanmasını emretti. Bana da,

- Gördüklerini, efendine haber ver!

 

dedi. Kayser’e de bir mektup yazıp elçiliğimi haber verdi ve Resulullah’ın üzerine yürümeye hazırlandı. O sıra Kayser Kudüs’teydi ve Dıhye de elçi olarak yanında bulunuyordu. Kayserin cevap olarak yazdığı mektupta,

- Sakın Onun üzerine yürüyeyim deme! Kudüs’te benimle buluş!

 

diyordu. Mektubun cevabı gelince, Haris, beni yanına çağırdı:

- Efendinin yanına ne zaman gitmek istiyorsun?
- Yarın.

 

Bana yüz miskal altın verilmesini emretti. Haris’in kapıcısı Mira da bana yol için yiyecek ve elbise hazırladı. Sonra da:

- Allah’ın peygamberine benden selam söyle! Müslüman olduğumu O’na haber ver!

dedi.

 

bottom of page