top of page

Kabe'ye Müezzin 

Ebu Mahzure anlatıyor:

On genç arkadaş, Huneyn’e gitmiştik. O zaman, Hz.Peygamber, bizim için, insanların en nefret edileni ve istenilmeyeniydi. Huneyn’den dönüş yolunda, Cirane denen yerde, Resulullah’ın müezzini kalkıp namaz için ezan okumaya başladı. Onun sesini işitince, bizler de alay etmek için, saklanmış olarak, ezanı yüksek sesle tekrarladık. Resulullah, bizim kendisine getirilmemizi emretmiş. Getirildik, önünde durduk.

- Haydi ezan okuyun!

 

buyurdu. Her birimiz ezan okuduk.

- Sesini en çok yükselteniniz kimdi?

 

diye sordu. Arkadaşlarımın hepsi beni işaret ettiler. Bunun üzerine onları serbest bıraktı, beni yanında alıkoydu.

- Bunun duymuş olduğum sesi ne güzeldir! Kalk! Namaz için ezan oku!

 

buyurdu. O sırada benim için Resulullah’tan ve Onun emrettiğinden daha sevimsiz bir şey yoktu. Resulullah’ın önünde ayağa kalktım. Bana ezan okumayı öğretti ve ezberletti. Sonra ezan okuttuğu zaman beni çağırttı ve bir kese gümüş para verdi. Elini alnıma koydu, yüzümü-gözümü eliyle sıvazladı,

- Allah, seni hayırlı ve mübarek kılsın.
- Ya Resulullah! Mekke’de müezzinlik yapmamı emretsen?
- Senin, Mekke’de müezzinlik yapman için emir veriyorum. Git Mekkelilerin ezanını oku!

 

Bunun üzerine, Resulullah’a karşı içimdeki bütün sevgisizlikler gidip yerine sevgi doldu. Mekke valisinin yanına vardım. Resulullah’ın emriyle ezan okumaya başladım. 

 

Ebu Mahzure, Hz.Peygamberin eli deydi diye saygısından, alnının önündeki saçını hiç kestirmedi. Mekke’nin müezzinliğini ölümünden sonra oğlu, ondan sonra da oğlunun oğlu devam ettirdi.


 

bottom of page