top of page

Hz.Ömer'in Anlattıkları 

Hz.Ömer olayı şöyle anlatır:

Medineli bir komşumla birlikte oturuyordum. Arkadaşlarımdan birisi yatsı vakti bana geldi, kapımı hızlı hızlı çalmaya başladı. Endişelendim, hemen kapıyı açtım:

- Çok büyük bir olay oldu?
- Yoksa düşmanlar mı geldi?
- Hayır ondan daha büyük ve ağır bir olay! Resulullah, kadınlarından ayrılarak yalnızlığa çekilmiş, hanımlarını boşamış!

 

İçimden, “Hafsa ile Aişe’ni burnu sürtüldü! Kızım Hafsa, hüsrana uğradı! Ben zaten böyle bir şey olacağını tahmin ediyordum.” diye geçirdim. Meşrebe’de bulunan Resulullah’ın yanına gittim. Kendisine görüşmek istediğim haber verildi. Önce hiçbir şey söylememiş. Arkamı dönüp gidiyorken beni çağırdılar.

İçeri girip kendisine selam verdim. Gördüm ki, Resulullah bir hasırın üzerine uzanmış. Hasırın örgüleri üzerinde izler bırakmış. Başının altında da hurma lifiyle doldurulmuş bir yastık bulunuyor. Resulullah’ın bu halini görünce, kendimi tutamayarak ağlamaya başladım:

- Ey Ömer! Ne diye ağlıyorsun?
- Ey Allah’ın peygamberi! Üzerine uzandığın şu hasır, göğsünde izler bırakmış. Yatıp kalktığın hücrenin içinde de birkaç şeyden başka bir şey göremiyorum. Vallahi, çok iyi biliyorum ki, Sen Allah katında İran ve Rum hükümdarlarından daha kıymetlisin. Halbuki onlar refah ve nimetler içinde yüzüyorlar. Sen ise bu haldesin! 
- Ey Ömer! Sen dünyanın onların, ahiretin de bizim olmasına razı değil misin?
- Evet, razıyım!
- Öyle ise bu iş böyledir, böyle olacaktır!
- Ya Resulullah! Bari, dua et de, ümmetine geçim bolluğu versin. Allah’a ibadet etmezlerken, diğerlerine geçim bolluğu verilmiştir.

 

Ben böyle söyleyince, Resulullah doğrulup oturdu,

- Ey Ömer! Yoksa sen şüphe içinde misin? Onlar, nasipleri dünya hayatında çabucak verilip geçiştirilen bir topluluktur.
- Öyle ise, benim için Allah’tan bağışlanma dile!

- ...
- Ya Resulullah! Yüzünde kızgınlık izi görüyorum. Yoksa, hanımlarının sana karşı takındıkları tutum canını mı sıkıyor. Şayet sen onları boşarsan, Allah Seninledir, Allah’ın melekleri Cebrail ve Mikail Seninledir, ben ve Ebubekir de seninleyiz. Hanımlarını boşadın mı?
- Hayır!
- Allahu Ekber! Ya Resulullah! Mescide girdiğimde, Müslümanlar üzüntülerinden çakılları dürtüyorlardı. İneyim de boşanmadığını onlara haber vereyim mi?
- Haber vermek istiyorsan ver!

 

Yüzünden kızgınlık ve üzüntü izleri gidinceye kadar konuşmaya devam ettim. Nihayet, neşesi yerine geldi ve güldü. Dişleri herkesinkinden daha güzeldi. Mescidin kapısında dikilip en yüksek sesimle:

- Resulullah, hanımlarını boşamamıştır!

diye bağırdım.

 

bottom of page