Umeyr'in Müslüman Olması
Umeyr, Bedir’de karnından kılıçla yaralanarak ölüler arasına düşmüş, ölmüş sanılarak bırakılmış fakat kurtulmuştu. Oğlu ise esir edilenler arasındaydı. Amcasının oğlu Safvan ile Kabe’nin yanında oturmuş konuşuyorlardı. Umeyr Bedir’de olanlardan bahsetti. Safvan Umeyr’in anlattıklarını dinledi:
- Vallahi, bu olanlardan sonra yaşamanın ne faydası var! Böyle yaşamanın Allah belasını versin!
- Doğru söyledin! Vallahi onlardan sonra yaşamakta hayır yok! Fakat ne yapayım ki, borçluyum! Borcumu ödeyecek bir şeyim de yok! Benden sonra çoluk çocuğumun perişan olmalarından korkarım. Eğer bunlar olmasaydı hayvanıma biner, Muhammed’e gider ve Onu öldürürdüm! Yanlarına gitmem de tuhaf karşılanmazdı. Çünkü oğlum ellerinde esir bulunuyor.
- Eğer sen bunu yaparsan, ben de senin borcunu üzerime alır, çoluk çocuğunu da benimkilerle beraber sağ oldukları müddetçe geçindiririm.
- Öyle ise, konuştuklarımızı gizli tut, kimseye söyleme!
Umeyr kılıcını hazırladı ve Medine’ye geldi. Hz.Ömer, Umeyr’in kılıcını kuşanmış bir halde mescidin kapısında devesinden indiğini görünce, Hz.Peygamber’in yanına girdi:
- Ey Allah’ın Peygamberi! Allah’ın düşmanı Umeyr bin Vehb, kılıcını kuşanmış olarak gelmiş.
- Onu yanınıza alınız!
Hz.Ömer, Umeyr’in yanına geldi. Boynundaki kılıcın kayışından tuttu. Yanındakilere,
- Siz de gidin ve Resulullah’ın yanına oturun! Bu pisliğin Ona bir zarar vermesinden sakının! Çünkü güvenilir bir kimse değildir!
dedi ve onunla birlikte Hz.Peygamberin yanına girdi. Hz.Peygamber, Hz.Ömer’in, Umeyr’in boynundaki kılıcın kayışını sımsıkı tutmuş olduğunu görünce,
- Sal onu ya Ömer! Sen de yaklaş bana ya Umeyr!
- Sabahınız hayır olsun!
- Ya Umeyr! Allah bize senin verdiğin selamdan daha hayırlı bir selamı, Cennetliklerin selamını bahşetti.
- Vallahi ya Muhammed! Bu sonradan çıkarılmış bir şey!
- Ya Umeyr! Sen buraya neden geldin?
- Elinizde bulunan esir oğluma bir iyilik edersiniz diye geldim.
- Ya boynundaki bu kılıç ne?
- Allah kılıçlar içinden onu uzak etsin! Onun bize ne faydası oldu ki sanki?
- Bana doğrusunu söyle! Sen buraya niçin geldin?
- Söylediğim gibi, şu esir işinden başka bir iş için gelmedim.
- Senin Kabe’nin yanında, Safvan’a koştuğun şart neydi?
- Ben ona ne şart koşmuşum?
- Sen ve Safvan Kabe’nin yanında oturdunuz. Ölüp de kuyuya atılan Kureyşlilerden bahsettiniz. Sonra da “Eğer borcum ve çoluk çocuğum olmasaydı, çıkar gider ve Muhammed’i öldürürdüm” dedin. Safvan da, Beni öldürmene karşılık, borcunu ödemeyi ve çoluk çocuğunu geçindirmeyi üzerine aldı. Allah ise seninle yapacağın işin arasına girdi.
- Ben şehadet ederim ki, Sen Allah’ın peygamberisin! Ya Resulallah! Biz senin getirdiklerini hep yalanlar dururduk. Bu söz ancak benimle Safvan arasında geçmişti. Ondan ve benden başka bilen yoktu. Vallahi ben şimdi anladım ki, bunu Sana ancak Allah haber vermiştir.
dedi ve şehadet getirerek Müslüman oldu. Bunun üzerine Hz.Peygamber, sahabilerine,
- Kardeşinize dinine öğretiniz, kendisine Kur’an-ı Kerim okutunuz ve esirini de serbest bırakınız!
buyurdu. Umeyr Mekke’ye döndü ve halkı İslam’a davet etmeye başladı. Bir çok kimse onun eliyle Müslüman oldu.